TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ
Temelleri 1951’de Belçika, federal Almanya , Fransa , İtalya Lüksemburg ve Hollanda tarafından Paris ‘te imzalanan antlaşmaya kadar uzanan Avrupa birliği 25 mart 1957’de imzalanan roma antlaşması ile resmen kuruldu.birliği oluşturan ülkeler ilk aşamada ekonomik , ikinci aşamada da siyasi bütünlemeyi hedeflediler. Bu hedeflere uygun olarak da ismi süreç içerisinde sırasıyla Avrupa ekonomik topluluğu, Avrupa topluluğu ve 1 kasım 1993 ten itibaren de Avrupa birliği olarak değişti. Birliğin temel amacı hem siyasal hem de ekonomik açıdan birleşik bir Avrupa oluşturmaktı.
Avrupa ile ilişkileri 4. yüzyıla kadar uzanan Türklerin özellikle Osmanlıların Rumeli ‘ye geçtikleri ve kalıcı bir güç haline geldikleri 14. ve 15. yüzyılda batı ile ilişkileri daha da yoğunlaştı . 17. yüzyıldan itibaren Avrupa karşısında siyasi ve askeri üstünlüğü kaybeden , ekonomisi de daha hızla bozulan Osmanlı devleti 18 yüzyılda lale devri ile
Avrupa ‘nın üstünlüğünü kabullenmiş ve devleti yeniden güçlendirmek amacıyla yaptığı ıslahatlarda batıyı örnek almıştır.
Birinci dünya savaşı onu izleyen kurtuluş savaşı , batılı pek çok devletle ilişkilerin bozulmasına neden oldu. Lozan antlaşması ile ilişkiler normalleşme sürecine girdi . özellikle 2. dünya savaşı ‘ndan sonra dış politikada batılı devletlerle birlikte hareket eden Türkiye 1952 ‘de NATO ‘ya üye oldu. Bu gelişmelerin doğal sonucu olarak da Avrupalı devletlerin oluşturdukları birliklere katılmayı da dış politikasının temel hedeflerinden biri haline getirdi. 12 eylül 1980 darbesi Avrupa birliğine katılma sürecinin kısa bir süre kesintiye uğramasına neden olduysa da Turgut özal ‘in başbakanlık dönemiyle birlikte ilişkiler yeniden başladı . özellikle 2000 li yıllar Avrupa birliğine girmenin milli hedefe dönüştürüldüğü Avrupa ile ilişkilerin ivme kazandığı , birliğe tam üye olabilmek için çabaların yoğunlaştırıldığı yıllar oldu .
Türkiye ‘nin Avrupa birliğine katılma sürecinde yaşanan başlıca gelişmeler
• Türkiye ile Avrupa birliği arasında , Türkiye ‘nin gümrük birliğine üyeliğini sağlayacak olan bir adı da Ankara anlaşması olan ortaklık anlaşması imzalandı .
• 16 eylül 1986 ‘da 12 eylül darbesi ile AET tarafından dondurulan Türkiye-AET ilişkileri yeniden başladı.
• 14 nisan 1987 ‘de Türkiye AET ‘ye tam üyelik için başvurdu.
• 11-12 aralık 1999 ‘da Helsinki ‘de gerçekleştirilen Avrupa birliği konseyi toplantısında Türkiye ‘ye Avrupa birliğine adaylık statüsü tanındı
• 28 haziran 2002 ‘de Türkiye ‘nin birliğe üye olabilmesi , uyması gereken genel ilkeleri içeren çerçeve antlaşması ve hükümleri resmi gazete’de yayımlanarak yürürlülüğe girdi
• 16 – 17 aralık 2004 ‘te Avrupa birliği konseyi toplantısında 3 ekim 2005 tarihinde Türkiye ile Avrupa birliği arasında birliğe üye olma sürecinin bir parçası olan müzakerelerin başlaması kararlaştırıldı.
• 03 ekim 2005 ‘te Türkiye ‘nin AB ‘ye katılım müzakereleri başladı ve devam etmekte.
Avrupa birliğine üyelik yolunda Türkiye
12 eylül 1963 AET ile gümrük birliği anlaşması imzalandı
13 ocak 1972 Türkiye AET GÖRÜŞMELERİ BAŞLADI
22 OCAK 1982 AVRUPA TOPLULUĞU TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİNİ DONDURMA KARARI ALDI
16 EYLÜL 1986 AVRUPA TOPLULUĞU TÜRKİYE İLİŞKİLERİ YENİDEN BAŞLADI
14 NİSAN 1987 TÜRKİYE AET ‘YE TAM ÜYELİK İÇİN BAŞVURDU
1 OCAK 1996 GÜMRÜ BİRLİĞİ ANLAŞMASI YÜRÜRLÜLÜĞE GİRDİ
11-12 ARALIK 1999 TÜRKİYE ‘YE AVRUPA BİRLİĞİ ADAYLIK STATÜSÜ TANINDI
28 HAZİRAN 2002 AVRUPA BİRLİĞİ İLE İMZALANAN ÇERÇEVE ANTLAŞMASI YÜRÜRLÜLÜĞE GİRDİ
16-17 ARALIK 2004 AVRUPA BİRLİĞİ İLE MÜZAKERELERİN 3 EKİM 2005 ‘TE BAŞLAMASI KARARLAŞTIRILDI
3 EKİM 2005 AVRUPA BİRLİĞİNE KATILIM MÜZAKERELERİ BAŞLADI
26 Nisan 2012 Perşembe
TÜRKİYE'YE YÖNELİK İÇ VE DIŞ TEHDİTLER
TÜRKİYEYE YÖNELİK İÇ VE DIŞ TEHDİTLER
Türkiye jeopolitik konumu nedeniyle balkanlarda, orta doğu’da Kafkaslarda etkinliği sağlamak veya etkinliğini arttırmak isteyen pek çok devletin zayıflatmak ,bölmek, siyasi istikrarsızlık yaratmak istedikleri bir ülkedir.
Ülkemize yönelik iç tehditlerin başında anarşi ve terör gelmektedir. Gerek anarşi gerekse terör sadece yaşandığı ülke için tehdit oluşturmamaktadır. Yaşanılan terör eylemleri,terör örgütlerini himaye eden ülkelerde de can ve mal kaybına yol açan toplumsal barışı tehdit eden eylemler gerçekleştirmişlerdir. Buı nedenle terör eylemlerini önlemek için tüm ülkeler kendi vatandaşlarını bilinçlendirmek ve uluslar arası düzeyde iş birliği yapmak zorundadırlar.
Ermeni sorunu
Ülkemizi tehdit eden sorunlardan biri de kökü Osmanlı devletinin son yüzyılına kadar uzanan ermeni sorunudur. Millet-i Sadıka olarak adlandırılan 19 . yüzyıla kadar herhangi bir sorun çıkartmadan devletin tüm olanaklarından da yararlanarak yaşayan Ermeniler İngiltere, Rusya ve Fransa gibi batılı devletlerin kışkırtmaları , Hınçak ve Taşnak adlı ermeni örgütlerinin çalışmalarına baplı olarak bağımsız devlet kurmak için ayaklanmaya başladılar. 2. meşrutiyet döneminde padişah 2. Abdülhamit ‘e suikast düzenlediler.
Birinci dünya savaşında ermeni sorunu
Birinci dünya savaşında doğu cephesinde Ruslarla işbirliği yapan doğu illerimizin işgalini kolaylaştıran ve pek çok insanımızı öldüren Ermeniler 1915 mayısında çıkarılan tehcir yasası ile Suriye ‘ye göç ettirildiler.
Bu göç sırasında bazı çetelerin saldırıları ve doğa koşullarının olumsuzluğu , hastalık , yaşlılık gibi nedenlerle Ermenilerin bir bölümünün yaşamını kaybetmesi günümüzde bazı devletlerin (kendi çıkarları için ) ve Ermenistan ‘ın sözde soykırım iddialarına dayanarak yapılmak istenmektedir.
Kurtuluş savaşında ermeni sorunu
Çarlık Rusya ‘nın 1917 bolşevik ihtilali sonucunda yıkılmasından yararlanan Ermeniler İngiltere ‘nin de desteği ile sınırımızda bir Ermenistan devleti kurdular. Kars ve çevresini de işgal ettiler. TBMM hükümeti Ermenistan üzerine doğu taarruzunun gerçekleşmesini kararlaştırdı. 15. kolordu komutanı kazım Karabekir ‘i de taarruz için yetkilendirdi . Ermeniler bozguna uğratıldı . barış istemeleri üzerine TBMM ile arasında 2 aralık 1920’de Gümrü anlaşması imzalandı . anlaşma ile Ermeniler topraklarımızda hak iddia etmekten resmen vazgeçmek zorunda kaldılar. Bu gelişme 1878 Berlin anlaşması ile gündeme gelen ermeni sorununun resmen çözüldüğü anlamına geliyordu.Ancak ABD , Fransa , Yunanistan ve Lübnan ‘da yaşayan ve o ülkelerin ekonomilerinde etkin bir role sahip olan Ermenilerin 1965 yılını sözde ermeni soykırımının 50. yıldönümü olarak kutlamalarıyla sorun tekrar gündeme geldi . bazı ülkelerin parlamentolarında Türkiye ‘nin aleyhine kararlar aldırtmayı başaran bir terör örgütüyle (asala) özellikle elçilerimizi ve konsoloslarımızı öldüren Ermenilerin amacı ülkemizi bölmek ve tazminat alabilmektir.
Terörle mücadele bireylerin ve kurumların görev ve sorumlulukları
• Bağımsızlığımızı toprak bütünlüğümüzü bozmaya , cumhuriyetimizi ve demokrasimizi yıkmaya yönelik eylemlere karşı duyarlı olunmalı
• Basın yayın organlarında halkımızı terör ve zararları konusunda eğitici , uyarıcı yayınlar yapılmalı
• Okullarda verilen eğitim çağdaş nitelikli olduğu kadar öğrencilere ulusal değerlerin önemini kavratacak nitelikte olmalı
• Terör eylemlerine , hukuk kuralları çerçevesinde toplumsal tepki gösterilmeli
• Terörün amacının korku yayıp toplumu teslim almak olduğunu bilerek bu tür eylemlere karşı milli birlik ve beraberliğimiz daha da pekiştirilmeli
• Devlete ve onun kurumlarına düşen görev, terörün bir sonuç olduğu gerçeğinden hareketle teröre zemin hazırlayan koşulları ortadan kaldırmaktır.Misyonerlik faaliyetleri
Misyonerlik batılı ülkelerin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yürüttükleri Hristiyanlaştırma politikasıdır. Misyonerlik faaliyetlerinin tarihi Hristiyanlık dininin tarihi kadar eskidir. Son yıllarda dünyanın pek çok bölgesinde yaygınlaştırılan ve yoğunlaştırılan misyonerlik faaliyetlerinin hedef ülkelerinden biride ülkemizdir.
Misyonerlik faaliyetleri hristiyanlığın propagandası maskesi ile ülkelerin sömürgeleştirmesini amaçlayan bir politikadır.
Kenya ‘nın ilk başbakanı KAMOU KENYATTA misyonerler geldiklerinde İncil onların , topraklarımız bizimdi. Bize gözlerimizi kapatarak dua etmesini öğrettiler . neden sonra gözlerimizi açtığımızda İncil bizim , topraklarımız onların olmuştu .sözü misyonerlik faaliyetlerinin gerçek amacını en iyi şekilde ifade etmekte.
Bu tehlikeye karşı gençlerin başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerini eğitmek , uyarmak gerekmektedir.
Türkiye jeopolitik konumu nedeniyle balkanlarda, orta doğu’da Kafkaslarda etkinliği sağlamak veya etkinliğini arttırmak isteyen pek çok devletin zayıflatmak ,bölmek, siyasi istikrarsızlık yaratmak istedikleri bir ülkedir.
Ülkemize yönelik iç tehditlerin başında anarşi ve terör gelmektedir. Gerek anarşi gerekse terör sadece yaşandığı ülke için tehdit oluşturmamaktadır. Yaşanılan terör eylemleri,terör örgütlerini himaye eden ülkelerde de can ve mal kaybına yol açan toplumsal barışı tehdit eden eylemler gerçekleştirmişlerdir. Buı nedenle terör eylemlerini önlemek için tüm ülkeler kendi vatandaşlarını bilinçlendirmek ve uluslar arası düzeyde iş birliği yapmak zorundadırlar.
Ermeni sorunu
Ülkemizi tehdit eden sorunlardan biri de kökü Osmanlı devletinin son yüzyılına kadar uzanan ermeni sorunudur. Millet-i Sadıka olarak adlandırılan 19 . yüzyıla kadar herhangi bir sorun çıkartmadan devletin tüm olanaklarından da yararlanarak yaşayan Ermeniler İngiltere, Rusya ve Fransa gibi batılı devletlerin kışkırtmaları , Hınçak ve Taşnak adlı ermeni örgütlerinin çalışmalarına baplı olarak bağımsız devlet kurmak için ayaklanmaya başladılar. 2. meşrutiyet döneminde padişah 2. Abdülhamit ‘e suikast düzenlediler.
Birinci dünya savaşında ermeni sorunu
Birinci dünya savaşında doğu cephesinde Ruslarla işbirliği yapan doğu illerimizin işgalini kolaylaştıran ve pek çok insanımızı öldüren Ermeniler 1915 mayısında çıkarılan tehcir yasası ile Suriye ‘ye göç ettirildiler.
Bu göç sırasında bazı çetelerin saldırıları ve doğa koşullarının olumsuzluğu , hastalık , yaşlılık gibi nedenlerle Ermenilerin bir bölümünün yaşamını kaybetmesi günümüzde bazı devletlerin (kendi çıkarları için ) ve Ermenistan ‘ın sözde soykırım iddialarına dayanarak yapılmak istenmektedir.
Kurtuluş savaşında ermeni sorunu
Çarlık Rusya ‘nın 1917 bolşevik ihtilali sonucunda yıkılmasından yararlanan Ermeniler İngiltere ‘nin de desteği ile sınırımızda bir Ermenistan devleti kurdular. Kars ve çevresini de işgal ettiler. TBMM hükümeti Ermenistan üzerine doğu taarruzunun gerçekleşmesini kararlaştırdı. 15. kolordu komutanı kazım Karabekir ‘i de taarruz için yetkilendirdi . Ermeniler bozguna uğratıldı . barış istemeleri üzerine TBMM ile arasında 2 aralık 1920’de Gümrü anlaşması imzalandı . anlaşma ile Ermeniler topraklarımızda hak iddia etmekten resmen vazgeçmek zorunda kaldılar. Bu gelişme 1878 Berlin anlaşması ile gündeme gelen ermeni sorununun resmen çözüldüğü anlamına geliyordu.Ancak ABD , Fransa , Yunanistan ve Lübnan ‘da yaşayan ve o ülkelerin ekonomilerinde etkin bir role sahip olan Ermenilerin 1965 yılını sözde ermeni soykırımının 50. yıldönümü olarak kutlamalarıyla sorun tekrar gündeme geldi . bazı ülkelerin parlamentolarında Türkiye ‘nin aleyhine kararlar aldırtmayı başaran bir terör örgütüyle (asala) özellikle elçilerimizi ve konsoloslarımızı öldüren Ermenilerin amacı ülkemizi bölmek ve tazminat alabilmektir.
Terörle mücadele bireylerin ve kurumların görev ve sorumlulukları
• Bağımsızlığımızı toprak bütünlüğümüzü bozmaya , cumhuriyetimizi ve demokrasimizi yıkmaya yönelik eylemlere karşı duyarlı olunmalı
• Basın yayın organlarında halkımızı terör ve zararları konusunda eğitici , uyarıcı yayınlar yapılmalı
• Okullarda verilen eğitim çağdaş nitelikli olduğu kadar öğrencilere ulusal değerlerin önemini kavratacak nitelikte olmalı
• Terör eylemlerine , hukuk kuralları çerçevesinde toplumsal tepki gösterilmeli
• Terörün amacının korku yayıp toplumu teslim almak olduğunu bilerek bu tür eylemlere karşı milli birlik ve beraberliğimiz daha da pekiştirilmeli
• Devlete ve onun kurumlarına düşen görev, terörün bir sonuç olduğu gerçeğinden hareketle teröre zemin hazırlayan koşulları ortadan kaldırmaktır.Misyonerlik faaliyetleri
Misyonerlik batılı ülkelerin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yürüttükleri Hristiyanlaştırma politikasıdır. Misyonerlik faaliyetlerinin tarihi Hristiyanlık dininin tarihi kadar eskidir. Son yıllarda dünyanın pek çok bölgesinde yaygınlaştırılan ve yoğunlaştırılan misyonerlik faaliyetlerinin hedef ülkelerinden biride ülkemizdir.
Misyonerlik faaliyetleri hristiyanlığın propagandası maskesi ile ülkelerin sömürgeleştirmesini amaçlayan bir politikadır.
Kenya ‘nın ilk başbakanı KAMOU KENYATTA misyonerler geldiklerinde İncil onların , topraklarımız bizimdi. Bize gözlerimizi kapatarak dua etmesini öğrettiler . neden sonra gözlerimizi açtığımızda İncil bizim , topraklarımız onların olmuştu .sözü misyonerlik faaliyetlerinin gerçek amacını en iyi şekilde ifade etmekte.
Bu tehlikeye karşı gençlerin başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerini eğitmek , uyarmak gerekmektedir.
KÖRFEZ SAVAŞLARI
1.KÖRFEZ SAVAŞI (1990-1991) Irak ile ABD’nin öncülüğünde , İngiltere , Fransa, Suudi Arabistan, Suriye ve Mısırın içinde yer aldığı 28 devletten oluşan çok uluslu güç arasında yapılan savaştır.
1.Körfez savaşının nedenleri
1980-1988 iran- ırak savaşında büyük ekonomik zararlara uğrayan ırak’ın ;
• Kuveyt başta olmak üzere 1981-1990 yılları arasında petrol fiyatlarını sürekli düşürerek ırak’a zarar vermeleri
• Irak’ın Kuveyt topraklarında tarihi hakkı olduğunu iddia etmesi
• Iran-ırak savaşı sürecinde ırak’a kuvyet tarafından verilen borçların silinmesini istemesi.
2 ağustos 1990’da ıran Kuveyt ’i işgal etmesi körfez krizinin nedeni oldu . gelişmeler üzerine toplanan birleşmiş milletler güvenlik konseyi ırak’ın Kuveyt ‘ten koşulsuz çekilmesini kararlaştırdı. ABD ve onu destekleyen 33 ülke askeri kuvvet göndererek veya maddi katkıda bulunarak uuslararası güç oluşturdular. Irak’ı destekleyen Filistin Ürdün ve yemen ‘in dışındaki Arap ülkeleri de müttefikler arasında yer aldı. Suriye ve mısır’ın öncülüğünde ırak’a karşı çok uluslu Arap ordusu oluşturuldu.
Birleşmiş milletler ırak’ı kuveyt’ten çekilmeye zorlamak için önce ekonomik yaptırım ve silah ambargosu kararlarını aldı.
Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin’in ırak’tan çekilmeye yanaşmaması 17 ocak 1991 ABD’nin öncülüğündeki çok uluslu gücün ırak’a saldırmasına ve körfez savaşının başlamasına neden oldu .
Çöl fırtınası adı verilen harekat ırak’ın bozgunu ile sonuçlandı . ırak , Kuveyt’ten çekilme ve ağır savaş tazminatı ödeme başta olmak üzere koalisyon güçlerinin tüm koşullarını kabul etmek zorunda kaldı.
Irak’ın yenilgisinin nedenleri
ABD ve müttefiklerin askeri güçlerinin hem teknoloji hem de savaş eğitimi açısından ırak’tan çok üstün olması
İran ile 8 yıl savaşan ırak ordusunun yorgun olması ve özellikle müttefiklerin hava saldırıları karşısında tutunamaması
Irak ordusunun gücünün daha çok yapay güven duygusuna dayanması
1.körfez savaşının sonuçları
ABD’nin orta doğudaki etkinliği daha da arttı
Arap dünyasının tarihsel ütopyası olan Arap birliğinin kurulması politikası iflas etti
Bölge ülkeleri arasındaki güç dengesi İran lehine değişti
TBMM 1 mart tezkeresini reddederek ABD’nin yanında 2. körfez savaşına girilmesini ve ABD’nin öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Türkiye üzerinden ırak’a cephe açmalarını engellemiştir.
Körfez savaşlarının Türkiye ‘ye etkileri
• Türkiye ‘nin ırak’a uygulanan ambargoya katılması onlarca milyar dolar ihracat kaybı yaşamasına
• Savaşa çok yakın bir bölgede olmamız nedeniyle ülkemize gelmek için yer ayırtan yüz bini aşkın turistin ülkemize gelmekten vazgeçmesine
• Savaştan kaçan yüz binlerce ıraklının ülkemize sığınmasına buna bağlı olarak yeni ekonomik ve sosyal sorunların gündeme gelmesine
• Irak’ta merkezi otoritenin dağılması ve kuzey ırak’ta oluşan otorite boşluğunun Türkiye için bölgenin risk bölgesine dönüşmesine yol açtı.
1.Körfez savaşının nedenleri
1980-1988 iran- ırak savaşında büyük ekonomik zararlara uğrayan ırak’ın ;
• Kuveyt başta olmak üzere 1981-1990 yılları arasında petrol fiyatlarını sürekli düşürerek ırak’a zarar vermeleri
• Irak’ın Kuveyt topraklarında tarihi hakkı olduğunu iddia etmesi
• Iran-ırak savaşı sürecinde ırak’a kuvyet tarafından verilen borçların silinmesini istemesi.
2 ağustos 1990’da ıran Kuveyt ’i işgal etmesi körfez krizinin nedeni oldu . gelişmeler üzerine toplanan birleşmiş milletler güvenlik konseyi ırak’ın Kuveyt ‘ten koşulsuz çekilmesini kararlaştırdı. ABD ve onu destekleyen 33 ülke askeri kuvvet göndererek veya maddi katkıda bulunarak uuslararası güç oluşturdular. Irak’ı destekleyen Filistin Ürdün ve yemen ‘in dışındaki Arap ülkeleri de müttefikler arasında yer aldı. Suriye ve mısır’ın öncülüğünde ırak’a karşı çok uluslu Arap ordusu oluşturuldu.
Birleşmiş milletler ırak’ı kuveyt’ten çekilmeye zorlamak için önce ekonomik yaptırım ve silah ambargosu kararlarını aldı.
Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin’in ırak’tan çekilmeye yanaşmaması 17 ocak 1991 ABD’nin öncülüğündeki çok uluslu gücün ırak’a saldırmasına ve körfez savaşının başlamasına neden oldu .
Çöl fırtınası adı verilen harekat ırak’ın bozgunu ile sonuçlandı . ırak , Kuveyt’ten çekilme ve ağır savaş tazminatı ödeme başta olmak üzere koalisyon güçlerinin tüm koşullarını kabul etmek zorunda kaldı.
Irak’ın yenilgisinin nedenleri
ABD ve müttefiklerin askeri güçlerinin hem teknoloji hem de savaş eğitimi açısından ırak’tan çok üstün olması
İran ile 8 yıl savaşan ırak ordusunun yorgun olması ve özellikle müttefiklerin hava saldırıları karşısında tutunamaması
Irak ordusunun gücünün daha çok yapay güven duygusuna dayanması
1.körfez savaşının sonuçları
ABD’nin orta doğudaki etkinliği daha da arttı
Arap dünyasının tarihsel ütopyası olan Arap birliğinin kurulması politikası iflas etti
Bölge ülkeleri arasındaki güç dengesi İran lehine değişti
2. Körfez savaşı
ABD nin 20 mart 2003 ‘te kitle imha silahı üretmekle suçladığı ırak’a saldırmasıyla başlayan savaştır. Birleşmiş milletler teşkilatından askeri destek kararı çıkartamayan ABD, başta İngiltere olmak üzere batılı devletlerin bir bölümünün katılımı ile oluşturduğu koalisyon gücüyle savaştan sorumlu tuttuğu Saddam Hüseyin yönetimine son verdi. ABD ve diğer koalisyon güçlerinin halen varlıklarını sürdürdükleri ırak’ta işgal güçlerinin silahları gölgesinde 30 ocak 2005’te seçim yapılmasına rağmen ırak halen siyasal istikrarı yakalayamamış. Her gün onlarca insanın öldüğü bölgeye dönüşmüştür.TBMM 1 mart tezkeresini reddederek ABD’nin yanında 2. körfez savaşına girilmesini ve ABD’nin öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Türkiye üzerinden ırak’a cephe açmalarını engellemiştir.
Körfez savaşlarının Türkiye ‘ye etkileri
• Türkiye ‘nin ırak’a uygulanan ambargoya katılması onlarca milyar dolar ihracat kaybı yaşamasına
• Savaşa çok yakın bir bölgede olmamız nedeniyle ülkemize gelmek için yer ayırtan yüz bini aşkın turistin ülkemize gelmekten vazgeçmesine
• Savaştan kaçan yüz binlerce ıraklının ülkemize sığınmasına buna bağlı olarak yeni ekonomik ve sosyal sorunların gündeme gelmesine
• Irak’ta merkezi otoritenin dağılması ve kuzey ırak’ta oluşan otorite boşluğunun Türkiye için bölgenin risk bölgesine dönüşmesine yol açtı.
uluslar arası belgeler ve Türkiyenin tutumu
Tarih Belgenin Adı Türkiye nin tutumu
1945 insan hakları evrensel bildirgesi kabul etti
1961 avrupa sosyal şartı 1989 yılında onayladı
1966 kişisel ve siyasi haklara ilişkin sözleşme 2000 yılında imzalandı
1981 kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi 1985 yılında onaylandı
1987 işkencenin önlenmesine dair sözleşme 1988 yılında onaylandı
1990 çocuk hakları sözleşmesi 1994 yılında onaylandı
1945 insan hakları evrensel bildirgesi kabul etti
1961 avrupa sosyal şartı 1989 yılında onayladı
1966 kişisel ve siyasi haklara ilişkin sözleşme 2000 yılında imzalandı
1981 kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi 1985 yılında onaylandı
1987 işkencenin önlenmesine dair sözleşme 1988 yılında onaylandı
1990 çocuk hakları sözleşmesi 1994 yılında onaylandı
11 Nisan 2012 Çarşamba
10 Nisan 2012 Salı
II. DÜNYA SAVAŞI
II.DÜNYA SAVAŞI
1.I. Dünya Savaşı’nda yenilen devletlerle ekonomik, siyasi, askerî ve hukuki alanlarda ağır şartlar içeren antlaşmalar imzalandı. Bu durum Almanya’da hoşnutsuzluğa ve dolayısıyla II. Dünya Savaşı’na neden oldu.
2. I. Dünya Savaşı’ndan sonra sınırların çizilmesinde milliyetçilik anlayışına dikkat edilmedi. Bu nedenle etnik çatışmalar ve sınır sorunları ortaya çıktı.
3. İtalya Birinci Dünya Savaşı’ndan galip çıkmasına rağmen amaçlarına ulaşamadı. İtilaf Devletleri tarafından ikinci sınıf bir devlet gibi davranılması İtalya’yı saldırgan bir devlet hâline getirdi. Yönetimi ele geçiren Mussolini’nin İtalya’yı büyük devlet yapmak istemesi, II. Dünya Savaşı’nın nedenlerinden biri oldu.
4. Uzak Doğu’da imparatorluk kurmaya çalışan Japonya, Avrupa Devletlerini Asya’dan çıkarmak istedi.
Savaşın Gelişimi
- İtalya, Almanya ve Japonya aralarında anlaşarak “Üçlü Mihver” grubunu kurmuşlardır.
- Almanya’da iktidara gelen nazi yönetimi, üstün Alman ırkı, düşüncesini savunmuş, Versay Barış Antlaşmasını tanımadığını ilan etmiş ve işgallere başlamıştır.
- Avusturya ve Çekoslovakya Alman işgaline uğramıştır.
- Mihver Grubuna karşı, İngiltere ve Fransa “Müttefik Devletler” grubunu kurmuşlardır. Bu gruba daha sonra Rusya ve ABD’de katılmıştır.
- Almanya, Rusya ile tarafsızlık anlaşması imzalamış ve 1939 yılında Polonya’ya savaş açmıştır. İngiltere ve Fransa, Polonya’ya güvence vermişler, Polonya da Almanya’ya savaş ilan etmiş, böylece II. Dünya Savaşı başlamıştır.
- Savaşın başlamasıyla Almanya işgal ettiği Polonya topraklarını Ruslarla paylaşmıştır.
- Daha sonra Almanlar; Danimarka, Norveç, Hollanda ve Fransa’yı işgal etmiştir.
- İtalya ise Arnavutluk’u işgal etmiş, Yunanistan’a saldırmış fakat başarılı olamamıştır.
- Bunun üzerine Almanya, Balkanlara yönelmiş,Macaristan, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya’yı işgal etmiştir.
- Almanların Balkanları tehdit etmesi üzerine Rusya, müttefik grubuna geçmiştir.
- Japonların ABD’nin Pearl Harbour üssüne saldırması üzerine ABD de Müttefik Grubunda savaşa katılmıştır.
Savaşın Sona Ermesi
- Almanya ve İtalya, ABD’nin Akdeniz çıkarması sonrasında geri çekilmek zorunda kalmıştır.
- 1944′de müttefiklerin Sicilya’ya asker çıkarmaları ve İtalya’ya geçmeleri üzerine İtalya teslim olmuştur(Mussolini Hükümeti düşmüştür.)
- 1944 Haziran’ında müttefikler Fransa’nın kuzey bölgelerine çıkarma yapmışlar ve Almanya sınırlarına ilerlemişlerdir.
- Ruslar Almanları, Polonya ve Rusya’dan çıkarmaya başlamıştır.
- Almanya 1945′te ateşkes istemiştir.
- II. Dünya Savaşı Mihver Devletlerinin yenilgisiyle sona ermiştir.
- Yalnız kalan Japonya, savaşa devam etmiş, Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atom bombası atılmasıyla teslim olmak zorunda kalmıştır.
II. DÜNYA SAVAŞI‘NIN SONUÇLARI
Savaşı demokrasiyi savunan devletler kazanmış ve Avrupa’da demokrasi rejimi yaygınlaşmıştır. Demokratik Avrupa devletleriyle birlikte hareket eden Türkiye’de de demokratik hayata geçilmiştir.
Sömürgecilik dönemi sona ermeye başlamış ve sömürge altındaki Hindistan, Mısır, Pakistan, Cezayir, Tunusve Libya bağımsızlıklarını kazanmışlardır.
Milletler Cemiyeti’nin yerine, Birleşmiş Milletler Teşkilatı kurulmuştur.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler gelişmiş, Türkiye Sovyet Rusya’dan uzaklaşarak ABD’ye yakınlaşmıştır.
Almanya ve İtalya’nın işgal ettiği Balkan ve Doğu Avrupa ülkeleri, Rusya’nın denetiminde yeniden kurulmuştur.Rusya, komünist rejimini bu ülkelere taşımış, ABD ile birlikte dünyanın en büyük iki devleti haline gelmiştir.
.Almanya ikiye bölündü. Doğusunda Rusya, batısında ABD, Fransa, İngiltere denetim kurdular
(1990′da Almanya Devleti birleşmiştir.).
Dünya devletleri iki gruba ayrıldı. Sovyetler Birliği öncülüğünde Varşova Paktı, ABD öncülüğünde Nato kuruldu.
Dünya barışını korumak amacıyla Birleşmiş Milletler kuruldu (1948).
İngiltere ve ABD’nin desteğiyle Filistin’de İsrail devleti kuruldu (1948).
Türk – Amerikan ilişkileri gelişti.
Devletler arasındaki rekabet savaştan sonra da devam etti.
1 Nisan 2012 Pazar
Türkiye'nin üyesi olduğu kuruluşlar
Türkiye'nin Üyesi Olduğu Kuruluşlar:
Kurucusu olduğu:
· Birleşmiş Milletler (BM)
· Avrupa Konseyi
· Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)
· İslam Konferansı Teşkilatı (İKT)
· Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO)
· Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)
· Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY)
· İslam Kalkınma Bankası (İKB)
· Gelişmekte Olan 8 Ülke (D-8 Ülkeleri)
· Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS)
Kurucusu olmadığı:
· Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO)
· Avrupa Güvenlik ve işbirliği Teşkilatı (AGİT)
· Batı Avrupa Birliği (BAB)
· Avrupa Ödemeler Birliği (EPU)
· Dünya Ekonomik Forumu (WEF)
· İnterpol
Türkiye'nin Üyesi Olmadığı Kuruluşlar:
· Avrupa Birliği (AB)
· Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC)
· Arap Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OAPEC)
· Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi (NAFTA)
· Latin Amerika Serbest Ticaret Bölgesi (LAFTA)
· Gelişmiş 8 Ülke (G-8 Ülkeleri)
· Avrupa Serbest Mübadele Birliği (EFTA)
· Nordik Konseyi
· Arap Para Fonu (AMF)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)